16 Nis 2013

Ulusun Evlatları, Fatih'in Aslanları


Ülkeye gurur yaşatan, Türk takımının gücünü en iyi şekilde tüm futbol dünyasına gösteren Galatasaray'ın, tur atlayamasa da azim ve kararlılığın ucundan örnekler verip bunu şahane bir oyunla süsleyerek 3-2 kazandığı, zihinlere güzel bir anı bıraktığı karşılaşmadır. 

Öyle gururlandık ki bu maçta, 1-0 geriye düşmemize -şahsımca ofsayt olsa da- rağmen maçın 2. yarısında bambaşka bir takım ruhuyla, eboue'nin 1-1'e getirişinden sonra, Real Madrid'in sahasından çıkamayıp, baskı ve çaresiz halde bırakılmasını sanırım Barcelona'dan sonra ilk kez, üstelik bir Türk takımının sayesinde perişan halde gördük. hatta Real Madrid'in yarım saat kadar 2 top yapamayıp, Jose Mourinho'nun Arbeloa'yı da alıp 5'li savunmaya geçmesine bile tanık olduk.

Öyle ki, skorun 3-1'e geldiği vakit Mourinho, kenarda afallamış, hafakanlar basmış bir halde idi. Zaten maç sonu röportajında da bunları itiraf ederek, skor 3-1 olduğunda o anki telaşede çok korktuğunu belirterek Galatasaray'a övgü dolu sözler söyledi. Ama şunu söylemeliyim ki, Mourinho röportaj sırasında konuşurken bile hala şoktaydı yeminle. kazandığını, tur atladığını birinin dürtmesi, suratına su atması, bi kendisini silkelemesi gerekiyordu sanki, o derece. bu oyun karşısındaki hayranlığını bizzat Galatasaray soyunma odasına gidip takım ve ekibi tebrik ederek gösterdi ayrıca. Gurur duyulacak bu tabloyu, hem kendisi anlattı hem de kendisi çok güzel çizmiş oldu aslında.

Böyle bir gurur tablosu yaşatan takıma dair maçtan önce 3-5 kelam etmiştim. Azim ve kararlılığın önünde dünyanın en güçlü takımı, futbolcuları da olsa, yani genel olarak ne olursa olsun hiçbir şeyin duramayacağından söz etmiştim. Nitekim de 2. yarı itibariyle bu azim ve kararlılık neredeyse bize turu getiriyordu. Sonunu getiremedik belki ama, 1-0'dan skor 3-1'e gelmişken üstelik daha bitime 20 dk gibi bir süre varken hepimiz son ana kadar müthiş bir heyecan yaşadık. Maçtan önceki bu inancımız ve güvenimiz birçok kişiye ders olmuştur umarım. Zira bu takımda o gücü görmeseydik, hissiyatı almasaydık böyle ütopyavari salak salak umutlara kapılmazdık. Ama ne oldu, son ana kadar sonuç ne olursa olsun; inancın, yüreğin, azim ve kararlılığın tezahürü neredeyse başarıya ulaşıyordu. O yüzden bu ibretlik güzel anları ve gururu, üstelik Real Madrid gibi bir dev karşısında yaşatan bu takıma, Galatasaray'a teşekkürler ülke adına. Kim hangi takımı tutarsa tutsun bu gurur ülkenin tüm futbolseverlerinindir.

Ama ek olarak: Sadece galatasaray için değil ülke adına da harikulade olan bu gurur tablosu karşısında, mourinho'nun bile bu gurur verici azim ve kararlı oyuna ağzı açık kalmışken ve hayranlıkla baktığı bu türk takımının başarısı karşısında, hangi şerefsiz denyo buna gölge düşürecek kadar sosyal medya'da ve bloglarda moronca yazılar yazabilir anlam veremiyorum.

Bu Türk takımının ülke adına yaşattığı gururu bile tiye alan, fanatiklikten gözünün bir bok görmediği ve ergenlikten hala çıkamayan mallıklarla meşgul bi güruh görüyorum. Bu her taraf için geçerli. Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Trabzonsporlusu.. Önemli değil. böyle futbolun güzel taraflarından, yaşanan gururlardan zerre anlamayan bir sürü edepsiz, terbiyesiz, saçma salak şeyler yazıp, insanları futboldan soğutan bi mal grup var. Şimdi böyle şahane bir tablonun içine eden adam nasıl bi insandır çok merak ediyorum. sorsan mala burda tiye aldığı hakaretler, küfürler ettiği takım, ailesinde kesin birisi tutuyordur ya da en yakın akrabası yahut sevgilisi, dostu vs. Ama bu neyin kafasıdır arkadaş? Ülke adına aslanlar gibi mücadele ile dünyanın en iyi 2 büyük kulübünden birisini, tur atlamasa da bu derece perişan halde bırakan bir Türk takımını hala aşağılamanın, hakaret etmenin nedeni nedir? Gerçekten ya ultra gerizekalılık, ya da Türk takımı olduğu için yapılan pkk'lı bi orospu çocukluğu hareketidir. Başka bir neden inan ki bulamıyorum. 

Bir sürü sağolsun seviyeli, edepli, fanatiklikten sıyrılmış efendi futbolsever taraftar da var. En azından onların da bloglarda ve sosyal medya'daki hesaplarında yazılarını okumak keyif verici. Yoksa futbol deyince, rakip takım deyince aklı mala bağlayan, etrafa salyalar atan bi kitle hem futbol adına hem de ülke adına bir parazittir, ayıptır. 

Ülke adına sevinç, gurur, başarı sadece o takımın hayranları için değil hepimiz için geçerlidir. Yarın bu Fener, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor vs olur hiç farketmez. Her Türk takımı artık bu çitayı daha da yükselterek daima başarılar yaşatmalıdır ülkedeki tüm futbolseverlere. Burada kalmamalı bunlar. Süreklilik artık tüm takımlarımız için şarttır. Yoksa milli takımın hali ortada. Takım fanatizanlığıyla da bir yere varılmadığı ortada. dolayısiyla bu ergence tavırlar ve fanatiklik sadece birbirimizi üzer; kine, cehalete sevkeder. Hem futbol denen keyif için oynanan, izlenen bu spor, bu tür nahoş şeylerle çok anlamsızdır. Gerçi burada sadece taraftarın tutumuna değinsek de, aynı şey futbolcu, yöneticiler vs için de geçerlidir. 

Ayrıca, taraftarlar arasında atışmalar futbolun kültürünün içinde olsa da, bunun olması gereken halini kendi aramızda tadında esprilerle, haklı sebep ve eleştirilerle gayet işletebiliriz. Örneğin ben yeri gelince kendi takımımla ilgili kusurları ifade edip dalga da geçebiliyorsam mizah yaparak; rakibi de kusurlu gördüğüm zaman eleştirip, aynı şekilde araya mizah katarak tadında espri ve atışmalarla takılıyorsam kimseyi incitmeden, her takım taraftarı da bunu yapabilme güzelliğini göstermeli diye düşünüyorum. Küfür, şiddet, hakaretlerle değil; futbolun tuzu biberi tadında. 

Yoksa; bir maçı yan yana keyifle izleyemeyecek kadar, doğru düzgün konuşamayacak, seviyeli tartışamayacak kadar, başarıyı fanatizanlığın altına alarak ülkece paylaşamayacak kadar medeniyetten uzaksak, lanet olsun öyle futbola, öyle taraftara...


6 Nis 2013

Ogame Hikayesi


Değerli Bloggler'lar...

Ogame'i bilenler bilir. seviyeli dostuklar arkadaşlık ve hikayeleriyle yıllar boyu insanları sarıp sarmalayan bir platformdur. Dolayısıyla günümüzdeki gibi büyük devletlerin yaptığı sömürge anlayışının getirdiği çatışma ortamı da bu platform'da oyuncular arasında yaşanmaktadır. Şimdi bahsedeceğim hikaye de bunlardan birisi ve eminim ki oyundaki tüm gelişmekte olan oyuncuların başından benzer hikayelerinde öyle sanıyorum ki yaşanmışlığı vardır. :)

Uzaklarda bir yerde 1. sıraya sömürge atıp, ölüm yıldızı yapma faaliyetine başlamışsındır. Yaklaşık 5000 civarı solar uyduyu tamamlayıp, işin çoğunu da bitirmişsindir ki, bir bakarsın gezegenine bir casus sondası atmış birisi. 

Panik halde bu işin sonunun gelip gelmeyeceğini düşünmeye başlamışsındır bile. Sana günler geçmiş gibi gelen bir yarım saat kadar zaman geçer. Bu defa tek bir casus sondasıyla saldırı yapılır gezegenine. Bunun ne sebeple yapıldığını düşünüyorsundur sen bir taraftan. 


İşte bunun sebebi, rakip gezegendeki GD'lerin senin gezegenine doğru yola çıkması için yaratılması gereken minimum çöpün sağlanmasıdır. Rakip acaba GD'leri yola çıkarmış mıdır? Onca emek boşa mı gidecektir acaba? 


Aradan uzun saatler geçer. Bir bakarsın bu defa gezegenine doğru bir filo saldırı için uzaklardan havalanıp yola çıkmıştır. Sen bu arada kendi GD'lerini yola çıkarsan büyük olasılıkla çok geç kalmışsındır ama bir umutla çöpü kurtarmak için GD'lerini yola çıkarırsın. Bir taraftan da düşman filoyu yenebilecek büyüklükte bir filoyu bu gezegenine konuşlandırabilir misin daha kısa sürede diye hesap yaparsın 

Saatler sonra düşman filo gezegenine girer ve solar uyduların yerle bir olur. Oyunun hiç tadı tuzu kalmamıştır artık senin için. Hiç değilse geri dönüşümcülerin zamanında yetişsin ve çöpü kurtarsın diye düşünüyorsundur artık. Aradan 15-20 dakika kadar süre geçmiştir. Galaksi menüsünden girip gezegeninin olduğu koordinata bakarsın. O da ne? Çöp de kalmamıştır.

Aklında artık sadece, oyun hesabını devredeceğin bir arkadaşını bulma düşüncesi vardır.



Zorzorro'nun anısıdır :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Ara