28 Ara 2013

Allah'ım unutulmaz bir an yaşayacağız!


  


Ercan TANER:"-Allah'ım unutulmaz bir an yaşayacağız!" dediği anı dün gibi yaşıyorum, 13 Yaşındaydım, Orta sona gidiyordum, Fen Bilgisi yazılım vardı ertesi gün, Akşama kadar ders çalışmıştım maça gidebilmek için, bizimkiler izin vermiyordu yoksa... Maçları o zaman CINE5 veriyordu... Kahve full doluydu küçük bir bölümde 37 ekran tv kurmuslardı, orada önden izliyorduk en yakın arkadaşımla ve kulaklarımda bu ses "-Allah'ım unutulmaz bir an yaşayacağız!" o an küçük ellerim titrek, kısa bacaklarım titrek, bir çocuk korkusu Galatasaray aşkıyla kapatmıştım gözlerimi... Gözlerimi açtıgımda kahve birbirinin üstüne çullanmıştı... Hagi, koçum aslanım Hagi atmıştı penaltıyı... 

Ulan nerden nereye uçurdun gene Ercan TANER...

11 Ara 2013

G.t Olmaya Doyamamak!


Bu ülke adına senin bir programa her ne konuda olursa olsun çıkıp konuşman ülke insanına hakarettir. 

Sen spartak prag'ı sparta'da yeneceğiz diyecek bir bilgi birikmine sahipsin.

Konuyu bilmeyen arkadaşlar: Buradan

10 Ara 2013

FM 2014'te Derlediğim Genç! Yetenekler


03/04 den beridir fanatiği olduğum bir oyun olan (Championship Manager) Football Manager serisinin ensonu olan FM2014'te, uzun uğraşlar ve geniş araştırmalar sonucu oyundaki wondermanleri siz değerli FM fanatikleri için paylaşmak istiyorum. 


Cristiano Ronaldo: Real Madrid'te oynuyo. Mevkisi sol açık, forvet. Forvette çılgın atıyo. İlk sene kimse kapmadan imzayı attırın.

Lionel Messi : Tamamen benim keşfim diyebilirim. Barça diye bir takımda top koşturuyo. Bu da forvette çılgın atıyo ama kanatlara oyuncu bulamayan arkadaşlar bu bölgede de Messi'den istifade edebilir. Sözleşmesinde serbest kalma maddesi var. Kaçırmayın.

Radamel Falcao: Bu adamı alın koyun forvete taktikle maktikle uğraşmayın. Leblebi gibi gol atıyo. Fransada bi takımda oynadığı için(adını unuttum şimdi) yüksek vergilerden kaçıyo. Kaçarken hopp kucağınızda.

Zlatan İbrahimovic: Bu adamı Ajax'ta keşfetmiştim. Sonra bi baktım oyunda da süper. Hemen aldım. Siz de alın. Yalnız biraz sorunlu. Ama Carew'in futbol topuyla yaptıklarını portakalla yapabiliyor.

Neymar: Bu da acaip bi oyuncu. Bu da Barça diye bi takımda oynuyo. Messi'nin takım arkadaşı yani. Messi'yi aldığınız da oyuncu satışlarından dolayı mutsuz oluyo. Onu da ucuza kapatabilirsiniz.

Gareth Bale: Real Madrid'te oynuyo bu adam. Aslında sol bek sanıyodum ben bunu. oynamadığı yer yok amk. Madrid ortamına ayak uyduramıyo. Bi sene sonra satılık listesinde. Üzerine atlayın.

Eden Hazard: Bu oyuncuyu bulabilmeniz için database'i large yapmayı unutmayın. Çünkü hiç adı sanı duyulmamış bi takımda oynuyo. Bu da tamamiyle benim keşfim. Sağdan soldan duymaca görmece yok. Koy bu adamı kanada senede 50 asist garanti.

Yaya Toure: Of of of diyorum. Ortasahanın ortasında sorununuz mu var. Alın bu adamı koyun. İsterseniz yanına kimseyi koymayın. Tek başına çekip çeviriyo koca takımı. Tam bi aile babası. Kapın.

Philip Lahm: Oyunun en iyi sağ beki. Efendi, dürüst bi çocuk. Onunda sözleşmesinde serbest kalma maddesi var. Kaçırmayın derim. 

Andrea Pirlo: Tam bi maestro. Hani hem oynuyo hem oynatıyo derler ya. İşte bu adam için söylenmiş bi söz. Bu adamı alın uzunnnnn bir yıl boyunca! başka ortasaha aramayın.

Arjen Robben: Harika oyuncu ama çok sık sakatlanıyor. Hastalanıyor falan. Çekilcek gibi değil. Ama mecbur kalırsanız az çok faydasını görürsünüz.

Franck Ribery: Müthiş bir oyuncu. Tam bir iş bitirici. Takımı 400 bin doları yatırmadığı için serbest kalıyo. Aman diyim kaçırmayın bu adamı. Çok pişman olursunuz.

Son olarak bu oyunculardan 3-5 tanesini alırsanız sırtınız yere gelmez. İyi futbol iyi oyuncularla oynanır.
Güzel adamları keşfettikçe sizlerin ilgisine buradan sunmaya devam edicem.

Saygılar efenim. Esen kalın :)

7 Ara 2013

Caruso - Pavarotti


Ulan ne boktan memleketiz, Hasan doğru gibi adamı lokantada çalıştırırız, sonra keşfedince de onu övücez diye koca Pavarottiyi harcarız :) bi bok olmaz bizden :)


Pop kültüründen nefret eden biri olarak size tavsiyem Kulağınızın pası silinsin efenim. Buyrun;




6 Ara 2013

Umut ve Kapak!

Düne kıyasla Galatasaray'ın Juve karşısında 10 kat daha fazla umudumun olduğu maçtır.

Böyle hem görsel hemde sosyal medya'da zırvalayan eski topçu müsfettelerine de kapağın kralı oluyor şerefsizim.

Futbolculuğunu da bildiğimiz sığır'ın Halen Galatasaray hakkında yorum yapması bana çok manidar geliyor. Şöyle ki:

İÇİMİZDEKİ İRLANDALILARA SON KAPAĞI SEN YAP ASLANIM..

30 Kas 2013

Profil Fotomu Beğenirmisin?









Bu sabah Bi akrabamın 12 yaşındaki çocuğundan gelen mesaj.

Vay amk. Biz çocukken misket oynar kökülürdük, kökerdik. 9 taş oynardık. Telli arabalar sürerdik. Mahalle maçı yapar cami şadırvanına ağzımızı dayar su içerdik. İncir toplar torbanın içinde yıkar torbanın altına delik açar suyunu süzer onları yerdik. [ Fatsa'da bunlar mümkün değil, İzmir'den bahsediyorum :) ] Bugünkü çocuklar kalkmış "profil fotomu beğenirmisin" diye mesaj atıyor eşşoğlueşek.

Hayır, işimiz gücümüz yok bir de milletin egosunu okşar hale geldik.

Sonuç: Gittim beğendim bir de.

10 Eki 2013

Bence



Tekerlekten sonra yapılan en önemli icat SONY PLAY STATION'dur.

'Andrea Pirlo'



13 May 2013

Memleketimizde Yükselen Trend; SAYGISIZLIK


Dolaylı ve doğrudan nedenleri arasında; eğitim eksikliği (öğrenim demedim), öğretmen kadrolarının kalitesi, kanunların yetersizliği, ekonomik sıkıntılar, köyden kente göç, aile yapısındaki değişiklikler, görsel medyanın denetimsizliğini sayabileceğimiz, başımıza büyük sıkıntılar açan ve açacak olan, yaklaşık 10-15 seneden bu yana hissedilir bir şekilde artan, yakamızdan atamadığımız davranışsal sorunumuz.

Saygı diye tabir edilen şey kendinden maddi manevi daha güçlü olana duyulan korku ve çekinme duygusundan ibaret olmaya başladı.

Apartmanda yaşarken komşuya saygı yok. 
Trafikte giderken, diğer arabalara saygı yok. 
Yayalara saygıyı bırak, kurallar gereği yol vermek diye bir mantalite yok. 
Deli gibi abanılan kornalarla geçmekte olduğu yerde yaşayan insana saygı yok. 
Yasak yere park edip trafiği tıkarken saygı yok, 
Emniyet şeridinden gidip başkasının hakkını yerken saygı yok. 
Başkasının fikrine saygı duymayı bırak dinlemeye tahammül yok. 
Kendi temizliğini hadi umursamıyorsun, çevreyi pisletmeyeyim de insan gözükeyim gibi bir derdi yok. 
Araya kaynak yapılmadan adam gibi bir sıra bekleme kültürü yok.
Evini inşa ederken etrafına etkiyi düşünme yok.
Dürüstçe ticaret yapmak yok. 
Başkasının yediğini içtiğine saygı yok.
Bir şeyler yiyip içerken etrafına rahatsızlık verip vermediğini umursama yok.
Güleryüz ve hoşgörü göstermek, selam vermek yok.
İş hayatında astlara adam gibi, üstlere yalaklanmadan davranma yok.
Fikrini bir öteki yaratmadan, bir öcü göstermeden anlatabilme kabiliyeti yok.
Farklı bir durumla karşılaşınca kafa yorma sorgulama yok.
Hakkının yenmesine ses çıkarma yok.
Hakkı yiyilenlere destek olmak yok.
İnsan hayatına değer vermek yok.
Menfaat edinemeyeceği şeyleri öğrenme hevesi yok.


Gücünün yettiğine dayılanma var.
Gücünün yetmediğine yalaklanma var.
İlk fırsatta şiddete başvurmak var.
Kendi annesini hayatının en kutsalı sayıp, yok yere başkalarının annelerine hakaret var.
Dedikodu var, arkadan çekiştirme var.
Ortada birileri haksızca birşey ediniyorsa engel olmak yerine kendine çıkar sağlama amacı var.
Koyulmuş kuralları hiçe sayıp, o kurallara uyanları aptal yerine koymak var.
Sorumluluk almak yerine hep kendi dışındaki şeyleri suçlamak var.
Musibetlerden ders almak yerine bir an önce unutmak var.
Dürüstçe iş yapmaya çalışanları batırıp, vergi kaçıranları kollamak var.
Müslümanım diyip Allah inancından sonra en önemli şeylerden biri olan kul hakkını hiçe saymak var.
Torpil var, adam kayırma var.
Herşeyi kısa yoldan halletme, birilerinin bir şekilde önüne geçme hevesi var
Bütün derdi ”elalem ne der” olanlar var. 
Kendi başına fikir üretemeyip, ”büyüklerimiz ne derse odur” demek var. 
Aklına yatmayan bir şeyi tartışma cesareti gösteremeyip ”biz de emir kuluyuz” diye uygulamak var.
Kendinden farklı herşeyi (takım, din, dil, mezhep, memleket vs) bilinçsizce kınama ve yoketme; Kendi gibi olanı yine bilinçsizce övme ve kayırma var.
Kendinden olan suçluları kollama, kendinden olmayan mağdurları umursamama var.
Kendinden üstün yabancıları anlamsızca gözünde büyütme, altta gördüklerini hor görme var.
Kendini ezene delicesine itibar etmek var.
Ecdadımız diye Osmanlı'ya tapıp, onlardan kalan her şeye (madi manevi) zarar vermek var.
Bu listeyi daha yüzlerce örnekle genişletme imkanı var.

Şimdi herkesi ideolojilerinden arındırıp buna göre incelediğimizde başımızda ha x parti olmuş ha y parti hatta bdp olmuş, bir şeylerin gerçekten farklı olabileceğine inancımı yitiriyorum artık. Misal bugünkü yönetim değişse atıyorum alkol yasağı kalkacak türban yasağı gelecek, pkk meclise girecek, kürtçe yasaklanacak. Suriye'ye diş bilemeyeceğiz de Yunanistan'la didişeceğiz vs. 

Kanaatimce (ekonomik yönden istikrarı ayrı tutuyorum) günlük hayattaki tahammülsüzlüklerin saygısızlıkların süzülmüş halidir bugün ülkenin durumu. Belki çok pesimist gözüküyor bütün bunlar ama gerçekten bu tür şeylerle karşılaşmadığınız tek bir gün var mı hayatınızda? bu yaşananlar insana vatan mefhumunu sorgulatıyor, içinde olunan toplumdan soğutuyor.

Not: Resimler ne alaka diyeceksiniz, futbolla ilişiği olmayanları tenzih ederim. Anlayan anladı.

16 Nis 2013

Ulusun Evlatları, Fatih'in Aslanları


Ülkeye gurur yaşatan, Türk takımının gücünü en iyi şekilde tüm futbol dünyasına gösteren Galatasaray'ın, tur atlayamasa da azim ve kararlılığın ucundan örnekler verip bunu şahane bir oyunla süsleyerek 3-2 kazandığı, zihinlere güzel bir anı bıraktığı karşılaşmadır. 

Öyle gururlandık ki bu maçta, 1-0 geriye düşmemize -şahsımca ofsayt olsa da- rağmen maçın 2. yarısında bambaşka bir takım ruhuyla, eboue'nin 1-1'e getirişinden sonra, Real Madrid'in sahasından çıkamayıp, baskı ve çaresiz halde bırakılmasını sanırım Barcelona'dan sonra ilk kez, üstelik bir Türk takımının sayesinde perişan halde gördük. hatta Real Madrid'in yarım saat kadar 2 top yapamayıp, Jose Mourinho'nun Arbeloa'yı da alıp 5'li savunmaya geçmesine bile tanık olduk.

Öyle ki, skorun 3-1'e geldiği vakit Mourinho, kenarda afallamış, hafakanlar basmış bir halde idi. Zaten maç sonu röportajında da bunları itiraf ederek, skor 3-1 olduğunda o anki telaşede çok korktuğunu belirterek Galatasaray'a övgü dolu sözler söyledi. Ama şunu söylemeliyim ki, Mourinho röportaj sırasında konuşurken bile hala şoktaydı yeminle. kazandığını, tur atladığını birinin dürtmesi, suratına su atması, bi kendisini silkelemesi gerekiyordu sanki, o derece. bu oyun karşısındaki hayranlığını bizzat Galatasaray soyunma odasına gidip takım ve ekibi tebrik ederek gösterdi ayrıca. Gurur duyulacak bu tabloyu, hem kendisi anlattı hem de kendisi çok güzel çizmiş oldu aslında.

Böyle bir gurur tablosu yaşatan takıma dair maçtan önce 3-5 kelam etmiştim. Azim ve kararlılığın önünde dünyanın en güçlü takımı, futbolcuları da olsa, yani genel olarak ne olursa olsun hiçbir şeyin duramayacağından söz etmiştim. Nitekim de 2. yarı itibariyle bu azim ve kararlılık neredeyse bize turu getiriyordu. Sonunu getiremedik belki ama, 1-0'dan skor 3-1'e gelmişken üstelik daha bitime 20 dk gibi bir süre varken hepimiz son ana kadar müthiş bir heyecan yaşadık. Maçtan önceki bu inancımız ve güvenimiz birçok kişiye ders olmuştur umarım. Zira bu takımda o gücü görmeseydik, hissiyatı almasaydık böyle ütopyavari salak salak umutlara kapılmazdık. Ama ne oldu, son ana kadar sonuç ne olursa olsun; inancın, yüreğin, azim ve kararlılığın tezahürü neredeyse başarıya ulaşıyordu. O yüzden bu ibretlik güzel anları ve gururu, üstelik Real Madrid gibi bir dev karşısında yaşatan bu takıma, Galatasaray'a teşekkürler ülke adına. Kim hangi takımı tutarsa tutsun bu gurur ülkenin tüm futbolseverlerinindir.

Ama ek olarak: Sadece galatasaray için değil ülke adına da harikulade olan bu gurur tablosu karşısında, mourinho'nun bile bu gurur verici azim ve kararlı oyuna ağzı açık kalmışken ve hayranlıkla baktığı bu türk takımının başarısı karşısında, hangi şerefsiz denyo buna gölge düşürecek kadar sosyal medya'da ve bloglarda moronca yazılar yazabilir anlam veremiyorum.

Bu Türk takımının ülke adına yaşattığı gururu bile tiye alan, fanatiklikten gözünün bir bok görmediği ve ergenlikten hala çıkamayan mallıklarla meşgul bi güruh görüyorum. Bu her taraf için geçerli. Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Trabzonsporlusu.. Önemli değil. böyle futbolun güzel taraflarından, yaşanan gururlardan zerre anlamayan bir sürü edepsiz, terbiyesiz, saçma salak şeyler yazıp, insanları futboldan soğutan bi mal grup var. Şimdi böyle şahane bir tablonun içine eden adam nasıl bi insandır çok merak ediyorum. sorsan mala burda tiye aldığı hakaretler, küfürler ettiği takım, ailesinde kesin birisi tutuyordur ya da en yakın akrabası yahut sevgilisi, dostu vs. Ama bu neyin kafasıdır arkadaş? Ülke adına aslanlar gibi mücadele ile dünyanın en iyi 2 büyük kulübünden birisini, tur atlamasa da bu derece perişan halde bırakan bir Türk takımını hala aşağılamanın, hakaret etmenin nedeni nedir? Gerçekten ya ultra gerizekalılık, ya da Türk takımı olduğu için yapılan pkk'lı bi orospu çocukluğu hareketidir. Başka bir neden inan ki bulamıyorum. 

Bir sürü sağolsun seviyeli, edepli, fanatiklikten sıyrılmış efendi futbolsever taraftar da var. En azından onların da bloglarda ve sosyal medya'daki hesaplarında yazılarını okumak keyif verici. Yoksa futbol deyince, rakip takım deyince aklı mala bağlayan, etrafa salyalar atan bi kitle hem futbol adına hem de ülke adına bir parazittir, ayıptır. 

Ülke adına sevinç, gurur, başarı sadece o takımın hayranları için değil hepimiz için geçerlidir. Yarın bu Fener, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor vs olur hiç farketmez. Her Türk takımı artık bu çitayı daha da yükselterek daima başarılar yaşatmalıdır ülkedeki tüm futbolseverlere. Burada kalmamalı bunlar. Süreklilik artık tüm takımlarımız için şarttır. Yoksa milli takımın hali ortada. Takım fanatizanlığıyla da bir yere varılmadığı ortada. dolayısiyla bu ergence tavırlar ve fanatiklik sadece birbirimizi üzer; kine, cehalete sevkeder. Hem futbol denen keyif için oynanan, izlenen bu spor, bu tür nahoş şeylerle çok anlamsızdır. Gerçi burada sadece taraftarın tutumuna değinsek de, aynı şey futbolcu, yöneticiler vs için de geçerlidir. 

Ayrıca, taraftarlar arasında atışmalar futbolun kültürünün içinde olsa da, bunun olması gereken halini kendi aramızda tadında esprilerle, haklı sebep ve eleştirilerle gayet işletebiliriz. Örneğin ben yeri gelince kendi takımımla ilgili kusurları ifade edip dalga da geçebiliyorsam mizah yaparak; rakibi de kusurlu gördüğüm zaman eleştirip, aynı şekilde araya mizah katarak tadında espri ve atışmalarla takılıyorsam kimseyi incitmeden, her takım taraftarı da bunu yapabilme güzelliğini göstermeli diye düşünüyorum. Küfür, şiddet, hakaretlerle değil; futbolun tuzu biberi tadında. 

Yoksa; bir maçı yan yana keyifle izleyemeyecek kadar, doğru düzgün konuşamayacak, seviyeli tartışamayacak kadar, başarıyı fanatizanlığın altına alarak ülkece paylaşamayacak kadar medeniyetten uzaksak, lanet olsun öyle futbola, öyle taraftara...


6 Nis 2013

Ogame Hikayesi


Değerli Bloggler'lar...

Ogame'i bilenler bilir. seviyeli dostuklar arkadaşlık ve hikayeleriyle yıllar boyu insanları sarıp sarmalayan bir platformdur. Dolayısıyla günümüzdeki gibi büyük devletlerin yaptığı sömürge anlayışının getirdiği çatışma ortamı da bu platform'da oyuncular arasında yaşanmaktadır. Şimdi bahsedeceğim hikaye de bunlardan birisi ve eminim ki oyundaki tüm gelişmekte olan oyuncuların başından benzer hikayelerinde öyle sanıyorum ki yaşanmışlığı vardır. :)

Uzaklarda bir yerde 1. sıraya sömürge atıp, ölüm yıldızı yapma faaliyetine başlamışsındır. Yaklaşık 5000 civarı solar uyduyu tamamlayıp, işin çoğunu da bitirmişsindir ki, bir bakarsın gezegenine bir casus sondası atmış birisi. 

Panik halde bu işin sonunun gelip gelmeyeceğini düşünmeye başlamışsındır bile. Sana günler geçmiş gibi gelen bir yarım saat kadar zaman geçer. Bu defa tek bir casus sondasıyla saldırı yapılır gezegenine. Bunun ne sebeple yapıldığını düşünüyorsundur sen bir taraftan. 


İşte bunun sebebi, rakip gezegendeki GD'lerin senin gezegenine doğru yola çıkması için yaratılması gereken minimum çöpün sağlanmasıdır. Rakip acaba GD'leri yola çıkarmış mıdır? Onca emek boşa mı gidecektir acaba? 


Aradan uzun saatler geçer. Bir bakarsın bu defa gezegenine doğru bir filo saldırı için uzaklardan havalanıp yola çıkmıştır. Sen bu arada kendi GD'lerini yola çıkarsan büyük olasılıkla çok geç kalmışsındır ama bir umutla çöpü kurtarmak için GD'lerini yola çıkarırsın. Bir taraftan da düşman filoyu yenebilecek büyüklükte bir filoyu bu gezegenine konuşlandırabilir misin daha kısa sürede diye hesap yaparsın 

Saatler sonra düşman filo gezegenine girer ve solar uyduların yerle bir olur. Oyunun hiç tadı tuzu kalmamıştır artık senin için. Hiç değilse geri dönüşümcülerin zamanında yetişsin ve çöpü kurtarsın diye düşünüyorsundur artık. Aradan 15-20 dakika kadar süre geçmiştir. Galaksi menüsünden girip gezegeninin olduğu koordinata bakarsın. O da ne? Çöp de kalmamıştır.

Aklında artık sadece, oyun hesabını devredeceğin bir arkadaşını bulma düşüncesi vardır.



Zorzorro'nun anısıdır :)

13 Mar 2013

Hamit, Direkler ve Galatasaray İçin Çarpan Aslan Yürekler.


"Cilveloy Nanayda" ne kadar da benimsediği görüşü sosyo-kültürel içerikli bir mesaj verme olgusuna sahip olan bir blog sayfası olsa da, nitekim şahsımın kişisel bir blogu olmasının verdiği rahatlıkla, kişisel duygu, düşünce ve sevinçlerimi de yayınlamamı  taktirlerinize sunarak (affınıza sığınarak!) bu entrymi paylaşma gereksinimi duyuyorum!!^+%&/()=?_  (ekseni kaymış tümce öbeği örneği). :)


NE DEMİŞTİK?


Daha dünkü entry'mde (bkz: Tarih Tekerrürden İbaret) ne olacağını (en azından gönlümüzden geçeni) yazmıştık. 90'lı - 2000'li yılların ruhunu yakalayan aslanlara bir kez daha teşekkürler. 

Maça gelince; teknik ve taktik analizleri bir kenara bırakıp sadece işin karikatürize boyutunu belirtmek istiyorum:

Maçın açıkara en komik anları; Umut'un, topla kalecinin yanından yürüyebilecekken, yere oturmuş kalecinin ayaklarına topu vurması, Hildebrand'in bile şaşırıp topu kaçırması, Umut'un boş kaleye yuvarlaması, Fatih hocanın bu 2 saniyelik periyotta 34 kez Allah demesi, benim salonun ortasından pencere kenarına ışınlanıp böğürmem...

Video da pastamızın çileği olsun...




12 Mar 2013

Tarih Tekerrürden İbaret


Bugün aslanların 2 mart 2000 Borussia Dortmund Galatasaray maçının bir benzerini tekrar yaşatacağı maçtır Schalke 04 G.Saray Karşılaşması.

Bugün yine aylardan mart, yine bir Almanya deplasmanı ve yine bir Dortmund takımı ile karşılaşacağız.

Hatırlarsanız İstanbulda maç yine berabere bitmişti ve G.Saray Almanya'daki ilk maçta 0-2 kazandığı için çeyrek finale kalmıştı.

Bugünde yine bir Avrupa kupası maçı ve turu geçen yine çeyrek finale kalacak.

Tabii ki de çeyrek finale kalan yine Galatasaray olacak. İnancımız bu yönde.

Başarılar Galatasaray...

2 Mar 2013

Oynatmaya Az Kaldı

Memlekette o kadar çok çirkin kız varken cinsiyet değiştirmesi manidar kaçan eski güzel hatun Nil Erkoçlar...

Ne kadar kişisel tercih ve yaşantılar hakkında 3. şahıs olarak yorum yazmayı, belirli sınırlar dahilinde eleştirmeyi tasvip etmesemde, bunun hakkında kafamda oluşan tepkiyi, topluma, Türk örf, adet ve ananelerine aykırı bir karar biçimsizliğinden dolayı bir resimle belli etmek istedim.    

 Ulan sadece öncesi ve sonrası resimlerine bakıp insanın içi cız ediyor. Nasıl Etmesin? 







5 Şub 2013

Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi

Selim Bin Sultan Süleyman Han; halk arasında Kanuni Sultan Süleyman, Avrupalı tarihçilere göre Muhteşem Süleyman olarak bilinen  ve muhibbi mahlasını kullanan divan edebiyatı şairinin en bilinen eseridir.


failatün failatün failatün failün vezninde kaleme alınmıştır.




Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi 

Olmaya devlet cihân da bir nefes sıhhât gibi 

Saltanat didükleri ancak cihân gavgâsıdır 
olmaya baht u saadet dünya da vahdet gibi 

Ko bu ıyş u işreti çün kim fenâ dur âkıbet 
Yâr-ı bâki ister isen olmaya tâat gibi 

Olsa kumlar sagışınca ömrüne hadd ü aded 
gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâat gibi 

Ger huzur itmek dilersen ey muhibbî fâriğ ol 
Olmaya vahdet cihanda kûşe-i uzlet gibi...

Bu muhteşem gazele mütevazı bir çeviri yaklaşımı:

Halk içinde devletten daha itibarlı bir şey yoktur.
Dünyada sıhhatli bir nefes gibi mutluluk yoktur.

Saltanat dedikleri şey ancak bir cihan kavgasıdır
Dünyada birlik gibi mutluluk ve talih yoktur.

Bırak bu eğlence ve içme meclislerini zira sonu fenadır
Eğer ebedi bir dost istersen sadakat gibisi yoktur.

(bir kum saati gibi olan) Ömründeki kumların haddi hesabı olmasa da
Bu dönen şişe içinde (en özeli) bir saattir.

Eğer huzur bulmak istersen ey muhibbi (hem sevgili hem de kendisi) herşeyden arın, dünyada köşesine çekilmek gibi huzur veren bir tek başınalık (huzur) yoktur.

28 Oca 2013

Yolda Yürürken Karşılaşılan Kızın Gülümsemesi


Çok sık karşılaştığım olaydır, güzel bakan bir kadınla göz göze geldiğimde gülümseyen bir adam olduğum için insanlar da hayvan değiller ya, karşılık veriyorlar. Kezbanları hariç tuttuğumu da belirtmeliyim.

Bazen bu gülümseme karşılıklı bir biçimde öyle güzel olur ki; iki taraf da hızlarını düşürerek daha fazla süre bakışmak için neredeyse duracak hale gelirler ve sonra mutlulukla yürümeye devam ederler. (sevişmeye kadar gider diyeceğimi sandın galiba, yok tabi öyle bir şey),

Karşılıklı gülümsemek hoş bir olaydır, gülümseyiniz, gülümsettiriniz. Fakat hanzolara yapmayınız, başınız derde girebilir, uyarıyorum değerli bayanlar...

9 Oca 2013

Yabancı Topçuların Türkiye'de Yapılacak İşler Listesi


Değerli Blogger'lar;

Yakın geçmişte cereyan etmiş, kimilerine göre duygusal yaklaşılan, kimilerine göre haklı-haksız tartışmaları yapılan bana göre de düzmece bir sunni gündem kurgulamasının aktörleri olan Spor Toto Süper Lig'de mücadele eden yabancı futbolcuların oluşturdukları "Türkiye'de Yapılacak İşler Listesi"ni paylaşmak istiyorum.  

Uzunca bir zaman, değil spor kamuoyunu, Türkiye gündemini işgal eden, futbolcunun ülkemizden ayrılırken gereksiz bir şekilde gündemi meşgul eden, işimiz gücümüz bir Alex'miş gibi pembe dizi havalarıyla TV'lerde yer işgal eden, gidişine gözyaşı bile dökülen, sonu Başbakan  ile de göreşmesine&vedalaşmasına kadar varan ayrılışının; Beşiktaş Kulübü Başkanı'da kendi ağzıyla yaptığı itiraf ile "Quaresma'nın sözleşmesini fesh edilmesinin zorluğu"ndan bahsederek Quaresma taraftarlarından çekindiğini beyan etmesine varan gelişmenin; Fenerbahçeli futbolcu Meirelles'in hakem'e bariz tükürmesi sonrasında sahadan ayrılırken tribünlere dönerek armasını öperek yaptığı hareketi meşrulaştırma amacı güden ama asıl vahim olanı, hakem Halis ÖZKAHYA'nın raporunu hiçe sayarak hakemlik onurunu iki paralık etmesiyle sonuçlanan, tabir-i caizse o tükürüğü tahkim kurulunun yalamasıyla sonuçlanması; G.Saray'lı futbolcu Felipe Melo'da maç öncesi yapılan seremoni de Ulusal Marşımızı okurken görüntülenmesinden dolayı bir nevi taraflı tarafsız herkesten sempati toplayan, bu gibi davranış biçimleriyle halk nazarında prim yapıp, yabancı futbolcular tarafından keşfedilen planlı, programlı olaylar silsilesinin yazımın sonundaki tarafımdan yapılan tespitle noktalanacak yazımı paylaşıyorum
(Sanırım giriş biraz uzun oldu) 

Yabancı futbolcu olup Türkiye'de bir futbol takımına kapağı atsaydım yapılacaklar listem kuvvetle muhtemel aşağıdaki gibi olurdu:

1- Şehitler için üzüntü bildir.

2- Sempatik Türkçe kelimeleri öğren. Konuşmana dikkat etmene, grammer'a falan gerek yok. Yerli yersiz kullan.

3- İstiklal Marşı oku, golden sonra asker selamı ver.

4- Durduk yere armayı öp, tribünlere koş, o takım için kalbinin attığını falan söyle.

5- Kendi ülkende rakı balik şiş kebaptan bahset, dansözler acaip de.

6- Kart cezası falan alırsan baskıların bizi yıldırmayacağını söyle.

7- Türk Milli Takımı maçlarına git, mümkünse kucağında çocukla.

8- Twitterden hiç bi özel günü kaçırma. Anlamını bilmen gerekmez, Atatürk'e övgüler diz, bu ecdad bu vatanı kolay kazanmamış de...
..
..

Sonra dünyanın başka bir ülkesinde kapı önüne koyulacak futbolu oyna ama rüyanda sayamayacağın kadar para kazan.

Daha sayalım mı?

Ha bu arada... 

Günde en az 12 saat çalışan emekçi, kazancının yüzde 35-40'ını vergi olarak verirken sen bi kuruş vergi verme..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Ara